FAŞİZMİN GÖRÜNÜR YÜZÜ

Sene 2004, 24 şubat tarihli radikal gazetesinden şöyle aktaralım:

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=107251

Gökçek kendi tabiriyle o "dev" projelerini kamuoyuna ilan ediyor. Buraya kadar bildiğimiz şeyler zaten ve maalesef bilgi her zaman mutluluk vermiyor, hatta sinir bozabiliyor. Bu haberde şu andan bahsetmeye değer bulduğum konu ifadeleri ve yaklaşımın tarzı. Bu noktada biraz fazla duracağım ama bence bu kısım önemli. Önce tanıl bora’ya dönelim:

“Sıradan faşizm, faşizmin ele aldığımız ideolojik saiklerinin ve faşist hareket unsurlarının, doktriner bir çerçeveye oturmaksızın gündelik ideoloji içinde anlık veya sürekli olarak tezahür edişini, politik bir hedefe bağlanmaksızın, örgütsel bir yönlendirme olmaksızın kendiliğinden eylemlerde dışavurumunu anlatır. Sıradan faşizm, görece ‘masumane’ biçimde gündelik ilişki örgüsünde, okulda, ergen erkek alemindeki ilişkilerde, işyerinde nüvelene- bilir... Sıradan faşizm, etki alanının genişliğine mukabil ‘ele gelmezdir” (Bora, 2000, s. 27).

Tanıl burada sıradan faşizm kavramıyla eco’nun yaptığı kök faşizm tanımına benzer bir tanım yapmış. O halde eco’yu rahat bırakabilirim ve onun kök-faşizm kavramına dokunmadan devam edebilirim. Burada yine tezimden faydalanıp kendi cümlelerimle eco’yu konuşturuyorum:

Kök-faşizmin bu ele gelmezliği karşısında birey ve toplum savunma hattını kurmakta güçlük çekecektir. Kök-faşizmin bazen sivil giysilere bürünmüş olarak, hala çevremizde dolanıyor olması, ona karşı cepheden bir mücadeleyi olanaksız kılmaktadır. Eco’nun dediği gibi, birisinin dünya sahnesine çıkıp, ‘Auschwitz’i yeniden açmak, kara gömleklileri yeniden İtalyan meydanlarında yürütmek istiyorum’ demesi kadar kolay ve açıktan bir işleyişi yoktur. Ayrıca kök-faşizmin en büyük tehlikesi, en masum kılıklarla geri gelebilecek yapıda olmasıdır. Kök-faşizmin bu ele gelmezliğinin önüne ancak, oldukça silik olan bu yapının sürekli ve uyanık kalarak deşifre edilebilmesi ile geçilebilir. Kök-faşizmin okunmasına yardımcı olacak yüzü neye benzer, nerededir ve nasıl okunur? Eco bu konuda da detaylı bir çalışma sunarak kök-faşist görüngüleri maddelemiştir. Eco’ya göre, kök-faşizmin ilk özelliği, gelenek kültüdür. Bu yeni kültür, değişik inanç ve uygulama biçimlerinin bir bileşimi olarak eklektiktir. Bu gelenekçilik ise modernizmin reddi olarak irrasyonel karakterdedir. İrrasyonalizm ise eylem için eylem kültüne dayanır. Ayrıca kök-faşizme göre görüş ayrılığı ihanettir. Uyumsuzlara karşı ırkçı bir tavır geliştirir. Kök-faşizmin hedef kitlesi, aşağılanan, düş kırıklığı içinde yaşayan ‘orta sınıf’tır. Seçkincidir ve zayıflar hor görülür. Birey yok edilmiştir. Ortak iradeyi ifade eden ‘tek parça’ bir halk tarifine dayanır. Dil, ilkel bir söz dizimine dayanır ve bu daraltılmış dil okul kitaplarına kadar sokulur (Eco, 1998).

Burada imlediğim satırlar ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Özellikle radikalde çıkan haberin bende uyandırdığı ilk düşüncenin ekseni yukarıdaki son satırdır. Gökçek’in söylemi ilkel, sıradan, havada, rakam ve niceliklere bağıl, basit bir dildir. Ve bu birçok politikacının söylemlerinden izler taşıyan genel bir özellik. Kısaca değinirsem:

İkinci sırada gökçek ankara markasını tanıtıyor: ticaret ve sanayi kenti ankara… devam ediyor: 1 milyon 700 bin metrekarelik bir fuar alanına her ili temsil edecek yerler tahsis edilecek, kayseriye ayrılan yerde bir kale ve içinde mantı evi olacak (burayı kendimce tercüme ettim!).






Gökçek Ankara’nın turizmini canlandırmak için 7 tane harika yapacak ve içerisinde kap kacak satarak turisti hoş edecek. 180 metre yüksekliğinde bir bayrak direği, en büyüğünden bir airbus (evet bildiğiniz uçak maketi) otel, beş girişe 50 metrelik dev heykeller… dev, en büyük, en yüksek, sembollerle süslenmiş ,100, 150, 200 metreler havada uçuşuyor. Adam plan tanımaz olduğundan adeta pilav tarifi veriyor. 50 metrelik heykelin yanına bilmem kaç kilometre alt geçit, 60 gün harlı ateşte…

Böylece belediye hizmetleri denilen olgu yeni bir anlam kazanıyor. Sadece imar faaliyetlerinde değil, sosyal alana müdahale tekniklerinde de göze batan bir tarz bu. Bir seferde yüz bilmem kaç çiftin toplu nikahını kıyıveriyor, bilmem ne şenliğinde çocuklara binlerce top ve uçurtma dağıtıyor…

Gökçek Ankara’sı mı? kesinlikle gökçek angarası..!

Not: Yukarıda alıntıladığım paragraflardan aslında çok daha fazla malzeme çıkacaktır. Hatta buradan hareketle asıl yapılması gerek şey olan Türkiye’deki iktidar etme biçimlerinin ve o biçimlerin temel unsurları deşildikçe açığa çıkan gizli faşist nüveler deşifre edilebilir. Ancak bu konuyu daha detaylı olarak başka bir yazıda incelemek gerekir.

SpGz

Hiç yorum yok: