ANKARA'NIN SU SIKINTISININ SORUMLUSU İ. MELİH GÖKÇEKTİR


"Değerli Basın Mensupları;

Geçenlerde bir gazetecinin sorusu üzerine Ankara'nın su sıkıntısını çözümü için "belki ağzı dualı birisinin duası kabul edilirde Ankara'ya yağmur yağar" diyen Sayın İ.Melih GÖKÇEK sorumluğu dolaylı olarak Tanrıya yüklemiştir. Basında ise çoğu kez Türkiye'deki yada Ankara'daki su sıkıntısının global ısınmaya bağlı olarak açıklanmaya çalışıldığı görülmektedir.

Oysa, sorumlu ne Tanrı , nede global ısınmadır. Sorumlunun kim olduğunu bulmak için DSİ tarafından yaptırılan Temmuz 1995 tarihli Master Plan raporuna , yada ocak 2002 tarihli Ankara su temini projesi Gerede Sistemi Revizyon Fizibilite raporuna veya bizzat ASKİ tarafından Yüksel Projeye hazırlatılan raporlara şöyle bir göz atmak bile yeterlidir.
Bu projelerde ; Ankara'nın 1968 yılından 2050 yılına kadar su ihtiyacı ve bu ihtiyacın nasıl hangi hatlardan karşılanacağı , maliyetinin ne olacağı ve alternatifleri ile karşılaştırması yer almaktadır. Bu raporlar 1995 ve 2002 yıllarında nüfus artışına ve çevre kirliliğine bağlı olarak revize edilmiştir. Raporlarda çok özetle; Ankara'nın su sorunun 2027 yılına kadar Gerede sistemi (Işıklı+Körler regületörleri-İsale Hatları) projesi ile çözülmesi öngörülmüş ve bugünkü sıkıntının yaşanmaması niçin projenin 2003 yılında birinci aşamasının tamamlanması planlanmıştır. Proje maliyeti olarak ise 238 milyon USD hesaplanmıştır.
Kızılırmak projesi 8 alternatif ile birlikte 2007 yılından sonra devreye alınması öngörülmüştür. Sekiz alternatif içinde ise en ekonomik ve en az kirliği olan Kapulukaya-A projesine karar verilmiştir. Halen Sayın İ.Melih GÖKÇEK tarafından inşasına başlanan proje daha yoğun kirlilik ve Kapulukaya-A alternatifine göre % 27,5 daha pahalı olduğu için elenmiştir.

Kızılırmak projesinin 2027 yılına ertelenmesinin temel nedeni nehir boyunca çevre yerleşimlerin kanalizasyonunun ve tarım ilaçlarının nehre akması, sanayi atıklarının arıtılmadan nehre bırakılmasının sonucu oluşan "zehir"dir. Kızılırmak suyunda demir, mangan, kurşun , çinko bakır ve krom gibi ağır metaller ile yoğun fosforun yarında çok yüksek oranda sülfat (So4) vardır. Ülkemizde bu kirliliği arıtacak ne bir tesis nede teknoloji vardır. İvedik tesisleri ise bunun çok çok uzağındadır. Bu teknoloji dünyada olmakla birlikte çok pahalıdır. Ekonomik olarak uygulanabilirliği yoktur. Yani Kızılırmak'tan zehir akmaktadır. Türkiye'nin en pahalı suyunu satın alan Ankaralı Kızılırmak suyu ile yüksek kanser riskini de satın almış olacaktır.

Bu gerçek yeni keşfedilmemiş, öteden beri bilinmektedir. Nitekim, 28 Ekim 2006 tarihli Milliyet Gazetesi haberinde konu "Kızılırmak'tan ölüm akıyor" başlığı ile kamu oyuna duyurulmuştur. 21 Haziran 2007 tarihli Hürriyet ise konuyu çok daha çarpıcı biçimde kamuoyu önüne getirilmiştir. Konu hakkında çok detaylı olarak Federasyonumuz tarafından hazırlatılan bir raporun özeti sizlere birazdan takdim edilecektir.

Sayın İ.Melih GÖKÇEK basında çıkan son haberler üzerine apor-topar basının karşısına geçerek raporları "yalanlama" yoluna gitmiş ve "Kızılırmak suyunu Kırıkkaleliler yılladır içiyor. Bir tane ishal olan yok" bildik savunmasını yapmıştır. Zehirli Kızılırmak suyu Ankara'ya geldiğinde sadece ishal olmayacak, kanser riski , ölüm riski de artacaktır. Çeşmelerimizde su yerine zehir akacaktır. O nedenle Sayın GÖKÇEK zehirli suyu Kurt Boğazı-Çamlıdere suyu ile karıştırarak , yani zehri seyrelterek, yani ölümü daha uzun süreye yayarak çeşmelerimizden akıtacaktır. Bu tavır ülkemiz için ne yenidir nede İ.Melih GÖKÇEK son kişidir. Biz bu tavrı radyasyonlu çayda, Malatya'daki ölüm saçan zehir suyunda, radyasyonlu atıklarda ve daha bir çok olayda biliyoruz , tanıyoruz. Bu tavır halkı kanserden, zehirden ölürken sorumluluktan kaçıp kendi suçunu bastıran sorumsuz siyasetçi tavrıdır.

Buradan huzurunuzda Sayın İ.Melik GÖKÇEK'i kamuoyu önünde tartışmaya davet ediyorum. Herkes elindeki belge ve raporlarla birlikte gelsin kamuoyu önünde konuyu tartışalım, gerçeği tüm Türkiye öğrensin. Gerçeği saklayarak , suç bastırarak sorumluluktan kimse kaçamaz.
Peki niçin yalan söyleniyor, niçin Gerede projesi hayata geçmedi? Çünkü ASKİ Genel Müdürlüğü yaklaşık (10) yıldan buyana Su ve Kanal işleriyle ilgili çalışmalarını ikinci plana itmiş ve kuruluş yasası hilafına Yollar ve Köprülü kavşaklar yapmıştır. ASKİ'nin bu işlere harcadığı kaynak yaklaşık olarak 350.000.000,00 USD dır. DSİ'ce planlanan Gerede Sistemi ile ilgili I. Aşama tesislerin maliyeti ise 238 milyonUSD dır.

Yukarıda anlatıldığı üzere 10 yıldır asıl görevini yapmayan ASKİ'nin yol ve köprülere yasa dışı olarak harcadığı paralar ile Gerede Sisteminin I. inci aşamasının hayata geçirilmesi fazlasıyla mümkün iken bunu yapmamış ve Ankara kentine karşı kurumsal bir suç işlenmiştir.
DSİ Genel Müdürlüğü'nün hidrolojik ölçümler, kimyasal analizler ve mali analizler gibi bilimsel verilere dayalı bir planlama çalışması ASKİ yöneticileri ve İ.Melih GÖKÇEK tarafından yok sayılarak "ben yaptım oldu" anlayışıyla Kızılırmak sisteminin en pahalı alternatifi üzerinde çalışarak Ankara'ya zehirli su getirilmektedir.

Biz tüketiciler olarak bunu asla kabul edemeyiz. Yasal çalışmalarımızı en kısa sürede tamamlayarak sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Ayrıca yürütmenin durdurulması talepli dava açacağız.

Kamu oyuna saygı ile duyurulur. Saygılarımızla."

Tüketici Derneklerin Federasyonu Genel Başkanı Ali Çetin'in 25 Haziran tarihli basın açıklaması.

Hiç yorum yok: